slide

Bach Çiçek Terapisi Nedir?

Bach çiçek terapisi Dr. Edward Bach tarafından keşfedilen, “savaşma, dönüştür” mottosunu temel alan, kişinin o anki durumuna, ruh haline özel  durum tespiti yapıldıktan ve ihtiyacına uygun çiçek özleri seçildikten sonra damla, sprey şeklinde ya da bir bardak suya karıştırarak kullanımıyla uygulanan bir terapidir.

Bach çiçekleri kendi özümüzle bağlantımızı kaybettiğimizde tekrar bağlantı kurmamızı sağlayarak doğal dengemizi bulmamıza yardımcı olur. Bu sayede hem duygusal blokajlar çözülür hem de fiziksel rahatsızlıklara karşı vücudun kendi kendini iyileştirmesine yardımcı olur.

Bu sayfada her bir çiçeğin ele aldığı konuda hangi zihinsel hatayı yaparak özümüzden uzaklaştığımız, özümüzden uzaklaşınca neler yaşadığımız (korku, suçluluk, kendine güven, hayır diyememe vs. ) ve aslında hangi potansiyelleri içimizde barındırdığımıza kısaca bakacağız.

Dr. Edward Bach

Edward Bach 1886 yılında Birmingham’da doğdu.1906-1913 yılları arasında Birmingham ve Londra’da tıp eğitimi aldıktan sonra bakteriyoloji ve immunoloji bölümlerinde çalışmaya başladı.

1917 yılında kötü huylu bir dalak tümörünü yarım kalan işlerini bitirme azmiyle yenerek tekrar sağlığına kavuştuktan sonra Londra homöpati hastanesinde çalışmaya başladı.

Belli başlı bağırsak bakterilerinin kronik hastalıklarla ilişkilerini incelemeleri sonucunda bazı aşılar geliştirdi. Araştırmalarının ileri aşamalarında bazı bakteri gruplarıyla bazı kişilik özellikleri arasındaki bağları araştırıp, eşleştirmeyi başardı.

1920’de kendi laboratuarını ve muayenehanesini kurdu. „ Aynı kişisel özellikler ve tepkiler aynı hastalıklara neden olur „ tezinden yola çıkarak çalışmalarını ve gözlemlerini hastalıklarla psikolojik durumlar arasındaki bağlantılar üzerine yoğunlaştırdı. Amacı kronik hastalıklara karşı yardımcı olabilecek yan etkisi olmayan alternatif çözümler bulmaktı.

1930 yılından itibaren kendini doğada bulunan şifalı bitkileri aramaya adadı ve 1936 yılına kadar bugün Bach çiçekleri olarak tanıdığımız 38 çiçeği araştırıp tespit etti.

1936 yılının Kasım ayında uykusunda kalp rahatsızlığından hayatını kaybetti.

Dr. Edward Bach’ ın hastalıklara bakışı ve dünya görüşü

Edward Bach’ın en yoğun çalıştığı konu hastalıkların kökünde yatan sebepleriydi. Ona göre bedenin sagligi zihin ve ruhun uyum içinde olmasina baglidir ve bu uyum bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkmaya başlar .

“Modern tıbbın başarısızlığının ana nedeni; nedenlere değil sonuçlara (semptomlara)  odaklanmasıdır. Yüzyıllardır hastalıkların gerçek doğası materyalist bir şekilde maskelenmiş ve hastalığın asıl nedenleriyle mücadele edilmeyerek tam tersine tahribatının yayılması için bütün olanaklar sağlanmıştır. Hastalıklar hiçbir zaman şu anki materyalist yöntemlerle tedavi edilemez ya da kökü kurutulamaz, çünkü hastalığın kökeni materyal değildir” (Edward Bach , Heal thyself).

Bach hastalığı ruh ve zihin arasındaki çatışmanın sonucu olarak tanımlar ve hastalığın ruhsal ve zihinsel çaba olmadan, sadece bedene müdahale edilerek tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmayacağını ileri sürer. Ona göre modern tıbbın bedene yaptığı tedavi sadece hastalığın verdiği zararı giderir ama kökü şifalandırılmadığı sürece hastalık kendini bir süre sonra bedenin başka bir yerinde, başka bir şekilde mutlaka gösterecektir.

Sağlık ise beden, zihin ve ruhun uyumlu olma halidir.

Ruh ile zihnin uyumunu ve dengesini bozarak hastalıklara yol açan iki temel hata vardır :

1- Bireylerin İçsel rehberliğiyle bağlantısının kopması ve hayatına dışarıdan müdahale edilmesine izin vererek kendi içinden geldiği gibi yaşayamaması:

Insanın özü saf sevgidir ve bağlantıda kaldığı sürece özü onu kendi için en iyi olana yönlendirir. İçsel rehberliğiyle bağlantının kopmasıysa; insanın özsevgisi ve özgüveninin azalması, bedeninde olup bitenlerin, ne hissetiğinin, neyi neden yaptığının, ne isteyip ne istemediğinin, ona neyin iyi gelip neyin iyi gelmediğinin ve potansiyelinin farkındalığını kaybetmesi, kendi gemisinin kaptanı olamaması ve hayatını sorgulamadan dışarıdan gelen müdahalelere göre (ailenin/toplumun koyduğu normlar, doğru, yanlış, iyi, kötü –meli,-malı’ lar) yaşaması demektir. Her bireyin hayatını kendi özünden gelen sezgilerini, içgüdülerini ve vicdanını dinlemek suretiyle kendi içinden geldiği gibi, dışarıdan hiçbir müdahaleye  ve dikteye izin vermeden yönlendirebilmesi ise mutlu ve sağlıklı bir yaşam için şarttır.

2- Kişinin diğerlerine kötü davranarak ya da hayatlarına müdahale ederek bütüne zarar vermesi:

Evrende bulunan her şey, yeryüzünde yaşayan her varlık bütünün bir parçasıdır ve bütüne en çok zarar veren şeylerden biri başkalarının hayatına müdahale etmek, gelişimine engel olmak ve bir başkasına kendi doğrularını dayatmaya çalışmaktır. Sağlıklı ve mutlu bir yaşamın ikinci şartı bütünün bir parçası olduğunu unutmadan, hiç kimsenin hayatına müdahale etmeden, sadece kendin olarak bütünün yararına hizmet etmektir.  (Bach, Heal thyself , s.12)

Hayat aslında aşağıdaki hikaye kadar basittir .

Küçük çocuğun hikayesi:

Küçük bir kız annesine doğum günü için bir ev resmi yapmaya karar verir. Kafasında zaten evi en küçük ayrıntısına kadar canlandırmış, iş sadece bunu kağıda dökmeye kalmıştır. Boya kutusunu, fırçalarını alır , büyük bir mutluluk ve heyecanla boyamaya başlar-bütün dikkati yaptığı resimdedir ve hiçbir şey onu elindeki işten alıkoyamaz.

Resim zamanında biter, küçük kız elinden gelenin en iyisini başarmıştır, bu onun sanat eseridir çünkü her bir fırça darbesini içinden gelen sevgiyle yapmıştır, o resimdeki her pencere, her kapı, her renk orada olması gerektiğine inandığı için oradadır. O evin resmi dışarıdaki birine nasıl görünürse görünsün başarılı ve mükemmeldir çünkü o küçük sanatçı orada bütün kalbini ve ruhunu ortaya koymuştur.

Gerçek sağlık, başarı, mutluluk ve bütüne gerçek hizmet budur; kendi yolunda mükemmel bir özgürlük içinde sevgiyle hizmet edebilmek.

Ama farz edelim ki çocuk heyecanla resim yaparken birisi geliyor ve ona müdahale etmeye başlıyor „ bu pencereyi neden oraya koydun, kapıyı diğer tarafa ? Bahçe de bu tarafta olmalıydı…“. Bunun  sonucunda çocuk yaptığı işe ilgisini kaybedecektir. Resmi yapmaya devam edebilir ama artık kendi resmini değil bir başkasınınkini kağıda aktarıyordur. Çocuğun kişiliğine göre dışarıdan gelen müdahaleye  tepkisi değişecektir; daha çok titizlenebilir, tedirgin ve mutsuz olabilir, önerilenleri yapmayı reddetmekten korkabilir, yaptığı resimden nefret etmeye başlayabilir…

Sonuçta ortaya bir ev resmi çıkar ama bu gerçekte mükemmel bir resim değildir. Çünkü bu ev  çocuğun değil başka birinin düşündüklerinin yorumudur. Biz hayatımıza dışarıdan müdahale edilmesine ve zihnimize şüphe, korku, ilgisizlik aşılanmasına izin verdiğimizde olan da tam olarak budur , yaşadığımız kendi hayatımız değildir , bu mutsuzluk ve başarısızlıktır. (Bach, free thyself, chapter 1)